Lağv: Boş, anlamsız, hiç bir yararı olmayan, saçma sapan söz. Yemin etme amacı olmaksızın dile geldiği gibi söyleme. Çirkin ya da gereksiz konuşma tarzı. Sövgü, hakaret. Dil sürçmesi, sehv. Küfür, şirk sözü.

Lanet: Alçaklık, alçaltılmışlık yoluna sürüklenme. La'n: Mutlak anlamda uzaklaştırmak. Allah'ın rahmetinden uzak düşmüş, uzaklaştırılmış, yoksun kalmış olma hali. Kovulmuşluk.

Lat: Cahiliyede bir put adı.

Latîf: Lütuf, ihsan ve fazl sahibi. İnsanın içine işleyen, nüfuz eden. En ince işlerin bütün ve sayısız inceliklerini bilen, büyük nüfuz sahibi. En ince ve sezilemez yollardan kullarına sayısız yararlar sağlayan, nimetler ulaştıran. Allah.

Lehv: Boş bir tutku içinde olmak, oyalanmak. Boş arzu ve isteklere kapılmak. İnsanı amaçsızca oyalayıp duran, ona kendini, kendi hikmetini, varoluş ve yaratılışın gerçeğini unutturan şey. Dünya hayatı, süs ve çekiciliği.

Lika: Bir şeyi karşılama, alma, algılama. Kavuşma, buluşma. Allah'ın huzuruna çıkma. Rü'yete de ıtlak olunur.