Rabb: Terbiye eden, ihtiyaçları karşılayan, yetiştiren, kefil olan, gözetleyen, koruyan, etrafında toplanılan, sorumluluk alan, kendisine itaat edilen, sözü dinlenen; tasarruf, hüküm, yetki sahibi melik ve efendi. Kelime başkaları için kullanılabildiği halde, gerçek anlamda Rabb'lığa yani rububiyete yalnızca Allah layıktır.

Rabbaniyun: Dinde derin bir kavrayışa sahip olanlar. Fakihler, öğreticiler, ilim ehli bilginler. Terbiyeciler. Helalı ve haramı bilenler ve başkalarına öğretenler. Yahudi abidleri.

Rahîm: Esirgeyen, esirgeyici. Rahmeti ahirette yalnızca mü'minlere şamil olan. Fazlasıyla merhamet edici, verdiği nimetleri yerinde kullananları daha üstün ve ebedi nimetlerle ödüllendiren. Allah.

Rahman: Rahmeti her şeyi kuşatmış olan. Rahmeti dünyada bütün yaratılmışları kuşatan. Sevdiğini sevmediğini ayırmadan bütün yaratılmışları nimetlerle donatan. Allah.

Rahmet: Merhamet. Korunmaya, gözetilmeye muhtaç olana ihsanı gerektiren rikkat, incelik, yumuşaklık. Kur'an'da, Allah'ın yaratılmışlara hayır, nimet, güzellik ihsan etmesi. Bolluk, nimet, fazl, lütuf.

Rakabe: Aslı boyun kökü. Boyunduruk, kölelik, esaret. Özgürlüğünü kaybetmiş kimseler için kullanılır. Rikab: Kölelerin veya esirlerin özgürlüğe kavuşturulması.

Rasihun: İlimde derinleşenler. Büyük ve özlü bir kavrayış yeteneğine sahip olanlar. İnce sezi ve derinlik sahibi yüksek düzeyde bilginler.

Raûf: Şefkatli, şefkati ve ihsanı her şeyi kuşatan. Rahmeti oldukça bol olan. Allah.

Reca: Umut, umud etme. Arzu. Korku. Emel.

Recm: Taşlama, taşa tutma. Eziyet, işkence, öldürme. Kur'an'da sadece Allah'ın ve mü'minlerin lanetine uğramış olan Şeytan ve kavimleri tarafından eziyete uğratılan Allah elçileri için kullanılır.

Recim: Feil vezninden mercum, yani atılmış, tardedilmiş. Allah'ın rahmetinden ve koruyuculuğundan kovulmuş, uzaklaştırılmış. Şeytan ve onun izinde olan.

Resul: Elçi. Allah'tan kendisine risalet verilmiş ve insanlar için Allah tarafından bir elçi olarak gönderilmiş kimse. Peygamber.

Rızık: Dünyevi ve uhrevi verme. Nasib. Gıda, besin, tabiatın yeraltı ve yerüstü bütün kaynakları. Hayır. Allah'ın hayat sahibi varlıklara verdiği ve hayatlarını kendisiyle sürdürdükleri yararlı şeylerin tümü.

Riba: Fazlalık, ilave. Faiz.

Ribat: Atı bağlamaktan, düşmana karşı atını bağlayıp gözetlemede bulunmak, beklemek. Sınır koruyuculuğu; nöbet.

Risalet: Elçilik. Kur'an'da, Allah'tan Cebrail kanalıyla insanlara iletilmek üzere peygambere gelen vahy, nübuvvet görevi. Hayat verici ve kurtarıcı ilim.

Ruhu'l-Kudüs:
Tertemiz ruh. Kudsiyet ruhu. Emniyete şayan, mutahhar, mukaddes ruh. Cebrail (a.s.).

Ruhbanlık: Rehbet'ten rahib'in çoğulu. Izdırap ile korkup çekinme. Manastırlarda ibadet etme. Büyük bir korku duygusuyla çekilip dünya zevklerini terketme, ibadet için münzevi bir hayat tarzı sürdürme. Hıristiyanlık dininde din adamları sınıfı.

Rukû': Tevazu. Kulluk. Namazda bir rükûn.

Rüşd: Hayra isabet. Hak bir doğrultuda kararlılıkla, tam ve üstün bir isabetle emin adımlarla gitmek. Hidayet. İman. Doğruluk, doğru yol. Hayır. Gayy'ın zıddı. Er-Reşid: Doğruya götürücü, yöneltici. Bütün işleri ezeldeki takdirine göre yürüten, dosdoğru bir nizam ve hikmet üzere akibetine götüren. Allah.